Dijital dönüşüm için kaybedecek vakit kalmadı

Dijital Türkiye Platformu’nun KPMG Türkiye ile birlikte hazırladığı ‘Dijitalleşme Yolunda Türkiye’ raporu açıklandı. Rapora göre dijital dönüşüm için artık kaybedecek vakit yok. Yeni gerçeklikte başarılı olmanın tek yolu dijital direnç kazanmak.

TBV, TÜBİSAD ve TESİD iş birliğiyle kurulan Dijital Türkiye Platformu, ikinci kez hazırlanan raporda dijitalleşme trendlerini analiz ediyor, Türkiye için yol haritası ve hedeflerle ilgili önerilerde bulunuyor. Rapor, “Pandemi gibi küçük olasılıklı risklerin hayatımıza hiç beklemediğimiz anda girmesi, gelecekteki fırtınaları atlatabilecek verimli, etkili ve sürdürülebilir bir iş yaratmamıza yardımcı olacak dijital dönüşüm için artık kaybedecek vakit olmadığını gösteriyor” diyor. Rapora göre hem devlet kuruluşlarının, hem özel sektörün hem de bireysel olarak vatandaşların, yeni gerçeklikte başarılı olmak ve farklı bir küresel tehdit karşısında kullanmak için dijital direnç geliştirmesi gerekiyor.

DTP’nin açıkladığı raporda “Tamamen veri merkezli bir stratejiye sahip kurumlar, son yıllarda ulaşım, eğlence, turizm ve finansal hizmetler sektörlerini hızla geride bıraktı. Ancak bu, geleneksel kurum ve kuruluşların veri merkezli liderlere yetişemeyeceği anlamına gelmemelidir. Üretilmekte ve toplanmakta olan büyük miktardaki verinin rekabette kalabilmek için yeni bir zihniyet gerektirdiğini fark ettiğinden, kuruluşların da dijitalleşme için en önemli konu olan verinin demokratikleştirilmesine yatırım yapması gerekmektedir” deniliyor.

Bu yıl KPMG Türkiye iş birliğiyle hazırlanan rapor online bir toplantıda açıklandı. Toplantının açılışını Digital Europe Genel Direktörü Cecilia Bonefeld Dahl ve Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç yaptı. Ali Taha Koç, teknolojinin her zamankinden daha fazla gündemde olduğunu vurgulayarak, Dijital Türkiye Platformu öncülüğünde hazırlanan raporun, fikir geliştirmeye önemli katkı sağlayacağını söyledi. “Dijitalleşme ile ilgili gelişmeler nedeniyle sanayi devrimine benzeyen bir dönemden geçiyoruz” diyen Koç, bu konuda kazanan tarafta olmak için çalıştıklarını kaydetti. Koç, şöyle konuştu:

“Dijitalleşmeyle ilgili politikalar, veriye dayalı yenilikçiliği geliştirmeye odaklanır. Bu süreçte yapay zeka, makine öğrenimi, bulut bilişim, nesnelerin interneti, blok zinciri, robotik süreç otomasyonu ve uç bilişim birbirini besleyerek gelişiyor. Veriye dayalı yenilikçiliği geliştirme açısından yapay zeka teknolojilerinin son yıllarda ciddi anlamda öne çıktığını görüyoruz. Birçok ülke yapay zekaya ilişkin ulusal politika ve strateji belgeleri oluşturup uygulamaya aldılar. Ülkemizin de böyle bir uzun dönemli stratejiye ihtiyacı olduğu hemen hemen tüm paydaşların ortak görüşü. Bu çerçevede ülkemizin yapay zeka alanındaki yol haritasını ortaya koymak üzere Ulusal Yapay Zeka Stratejisi’ni oluşturmak amacıyla son bir yıldır yoğun şekilde çalışma içerisindeyiz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve diğer tüm bakanlıklarımızla beraber yürüttüğümüz bu çalışmada sona yaklaştık. Strateji belgesi resmiyet kazanınca uzun dönemli bir yol haritasını ortaya koymuş olacağız. Bir diğer nokta ise siber güvenlikle ilgili. Dijitalleşme sosyoekonomik gelişme için çok önemli fırsatlar sunarken siber güvenlik sorunları nedeniyle bazı ciddi riskleri de beraberinde getiriyor. Siber tehditlere karşı etkin koruma mekanizmalarını oluşturmamız gerekiyor.”

2021 data ve yapay zeka yılı olacak

Digital Europe Genel Direktörü Cecilia Bonefeld Dahl, dijitalleşmenin şirketleri daha dayanıklı hale getirdiğini, dijitalleşen sektörlerin daha hızlı büyüdüğünü anlattı. Covid-19’un bağlanabilirliğin önemini ortaya çıkardığını ifade eden Dahl, dijitale yatırımın Avrupa’nın en büyük gündem maddesi olduğunu kaydetti. Dahl, Avrupa Parlamentosu’nun 750 milyar euroluk salgın paketinin yüzde 20’sini dijitale ayırdığını belirterek, yatırım planının önceliklere göre ‘Dijital eğitim, dijital sağlık hizmetleri, dijital dönüşüm, inovasyon ve ‘Yeşil Anlaşma’, dijitalleşen Kobi’ler, bağlanabilirlik ve altyapı’ olduğunu söyledi.

“2021 data ve yapay zeka için büyük bir yıl olacak” diyen Dahl, AB’nin 2030 hedeflerini şöyle sıraladı:

  • KOBİ’lerin yüzde 50’si büyük veri analizi kullanmalı şu anda bu rakam yüzde 12
  • KOBİ’lerin yüzde 30’u birden fazla Avrupa sınırında iş yapmalı, şu anda bu rakam yüzde 8.4
  • Öğretmenlerin yüzde 84’ü kendini dijital teknolojileri kullanmaya hazır hissetmeli, şu anda bu rakam yüzde 40
  • Araştırma ve yeniliklerin yüzde 10’unun bilişim ve iletişim sektörlerine yapılmalı, şu anda bu rakam yüzde 6.9
  • Avrupalı vatandaşların yüzde 75’i e-devlet kullanmalı, şu anda bu rakam yüzde 56
  • Çalışan kadınların yüzde 6’sı bilişim ve iletişim sektöründe olmalı, şu anda bu rakam 1.4
  • 2025’e kadar unicorn yatırımlarının yüzde 25’i Avrupa’da olmalı

Yeni bir yaşam perspektifi

Raporu sunan KPMG Türkiye Teknoloji Sektörü Lideri Gökhan Mataracı, Covid-19 sonrası tüm dünya için yeni bir yaşam perspektifinin ortaya çıktığını, uzun bir dönemde gerçekleşmesi beklenen teknolojik gelişmenin çok kısa bir zamanda kullanılmaya başlandığını vurguladı. Dijital Türkiye Platformu ile yaptıkları çalışmada ‘Dijitalleşen Türkiye’ için bir yol haritası çıkardıklarını belirten Mataracı, “Türkiye’nin dijital dönüşüm yolculuğunun ana yapı taşları RPA’den akıllı otomasyona, bulut stratejisinden nesnelerin interneti ve bağlanabilirliğe, siber güvenlikten akıllı şehirlere uzanan bir dizi gelişmeden oluşuyor. Akıllı otomasyon çağı ve çevrimiçi öğrenme, hem teknolojik farkındalığın artmasını hem de kültürel gelişmeyi sağlayacak. Akıllı otomasyon, veri ve analitik, akıllı şehirler geleceğin dijital Türkiye’si için önemli başlıklar olacak” dedi.

Mataracı, dijitalleşme yolundaki Türkiye’nin 2025 hedeflerini şöyle sıraladı:

  • Eğitim (e-devlet kullanım oranının yüzde 80’e ulaşması)
  • Bağlanabilirlik
  • Bulut bilişim (kullanımın yüzde 60 seviyesine gelmesi)
  • Dijital servis kullanımının artması
  • Fırsat eşitliği
  • Girişimci yaklaşımların benimsenmesi

Kabuk değiştirme sürecindeyiz

Raporun açıklanmasından sonra ‘Kırılım Çağında Türkiye’ başlıklı panele geçildi. Panelde söz alan DTP ve TBV Başkanı Faruk Eczacıbaşı, dijitalleşmenin istihdamı tehdit edip etmediği tartışmasına değinerek şöyle konuştu:

“Makineleşmenin başlamasından sonra 1970’lerde de aynı korku yaşandı. Zaman içinde gördük ki sistem kendini bir şekilde dengeliyor. Kırılımların ağır olduğu dönemlerde birtakım öngörülerle ve korkularla hareket edip uğraşmanın yersiz olduğunu görüyorum. Yeni iş yapış modelleri ve meslekler ortaya çıkıyor. Bugünkü iş ilanları ve 10 yıl öncekiler arasında bile büyük farklar var. Şu anda bir kabuk değiştirme sürecindeyiz. Bu süreçte devletlere önemli rol düşüyor. Eğitimi güncelleştirmek gerek. Teknolojiye odaklanmış eğitim şart. Amaç insanların, geleceğin ihtiyaçlarına göre şekillenmesini sağlamak. Bu yapıda devlet ve bireyler arasındaki sosyal sözleşmenin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Raporda çok önemli veriler var bu açıdan. 10 sene sonrasından korkmayalım ama yarından itibaren de adımlarımızı gerçekçi bir şekilde atalım.”

Yapay zeka ve etik çalışmalıyız

KPMG Türkiye Başkanı ve TBV YK Üyesi Murat Alsan da panelde, dijitalleşen ve yapay zeka kullanımı artan dünyada ‘etik’ konuların çözümünü gündeme getirdi. Yapay zekanın, insan zekasını yakalama hedefiyle geliştirildiğini hatırlatan Alsan, “Bir robot ne zaman bilinç kazanacak? Dünyada insanlar ve hayvanlar dışındakiler için bir statü yok. Ama şimdi kabul ediyoruz ki robotlar için oluşmalı. Uzak gelecekte yapay zekanın bilinç kazanacağı öngörülüyor. Yapay zekalı bir robotun sahibinin sorumlulukları ne olmalı, robotun özgürlüğü ne olmalı? Çok detaylı kurallar seti oluşturulması gerektiği açık. Bu konuda en sıcak çalışmalar AB’de yapılıyor. Bizim de Türkiye’de hemen yapay zeka ve etik konulu çalışmalara başlamamız gerekiyor” dedi.

Dönüşümün temelinde insan var

Akıllı otomasyonun entegrasyonu konusundaki zorluklara değinen TÜBİSAD Başkanı Levent Kızıltan ise dijitalleşme ve dijital dönüşümün iki farklı açıdan ele alınması gerektiğini kaydetti. Dijitalleşmenin bir anlamda mekanik bir işlem olduğunu, dijital dönüşümün temelinde ise insan unsurunun bulunduğunu ifade eden Kızıltan, şunları söyledi:

“Dijital dönüşümde insanların yetkinlik ve becerileriyle dijitalleşmeye entegre olmasından söz ediyoruz. Günümüzde kas gücüyle yapılan işler ile beyin gücüyle yapılan işler arasında uçurum giderek artıyor. Beyin gücüyle yapılan işlerde çalışan insanların, yeniden yetenek kazandırma konseptinde yapay zekadan, makine öğreniminden ve benzer sistemlerden yararlanarak kendilerini geliştirmeleri gerekiyor. Bugün Türkiye’nin dijital beyin göçü problemi var. Avrupa’daki pek çok ülke Türkiye’yi kaynak havuzu görüyor. Nitelikli insanların bugün ve gelecekte ihtiyaç duyacağı yetkinlikler neyse eğitim programlarımızı değiştirip insanları buna göre yetiştirmemiz ve yeteneği tutmamız lazım.”

TESİD Başkanı Yaman Tunaoğlu da dijital dönüşümün insan faydasına odaklandığını hatırlattı. Elektroniğin her sektörde artık bir alt bileşen olduğunu belirten Tunaoğlu, yazılım firmaları için bu dönemin önemli bir fırsat yarattığına dikkat çekti. Tunaoğlu, “Türkiye’de bulut teknolojisinde iyi bir noktaya geldik. Esas fırsat aslında nesnelerin interneti ile ilgili gelişimde. Sağlık, ulaşım, tarım gibi birçok sektör bu konuda uygulamalar ve yazılımlar geliştiriyor. Türkiye güçlü bir sanayiye sahip, dijitalleşme konusunda Avrupa ile yarışacak durumdayız. Bulut teknolojilerinde de Türkiye’de belli bir noktaya geliyoruz, esas fırsat nesnelerin interneti konusunda. Sağlık, ulaşım, tarım gibi pek çok sektör nesnelerin internetine dokunan uygulamalar geliştiriyorlar. Değişim odaklı, rekabetçi olan ürünler üretmek için çaba sarf etmeliyiz” dedi.

Raporun tamamına bu linkten erişilebilir.