Avrupa Birliği, 28 üye ülkede 2020 yılına kadar “akıllı, sürdürülebilir ve katılımcı büyüme”yi sağlamak amacıyla bu yılın başında Avrupa Dijital Gündemi’ni devreye soktu. Bir başka deyişle AB Komisyonu, bugüne kadar örneği olmayan bir şekilde bilişimi, ekonomik ve sosyal kalkınmanın lokomotifi olarak öne çıkarttı. Bilişim derken de kastedilen, bütün sektörleri enlemesine kesen ortak payda olarak yazılım.
AB Sayısal Tek Pazarı kavramı, özellikle Çin’in Avrupa pazarına egemen olmasını engellemek ve dışlayıcı politikalar geliştirebilmek amacıyla düşünülüyor. Türkiye’nin bu politikalardan olumsuz etkilenmemesi için, ulusal teknoloji politikasını AB ile uyumlu hale getirmesi gerekiyor.

Dijital Türkiye Platformu
İşte bu noktada Dijital Türkiye Platformu (DTP) devreye giriyor. Türkiye Bilişim Vakfı (TBV), Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD), Türkiye Bilişim Derneği (TBD) ve Türk Elektronik Sanayicileri Derneği’nin (TESİD) oluşturduğu DTP kolları sıvayarak 8 aylık yoğun bir çalışma sonucu AB’nin Dijital Gündemi’ne Türkiye’nin uyumunu sağlayacak esaslı bir rapor hazırlamış.
Platformun ve TBV’nin Başkanı Faruk Eczacıbaşı, TÜBİSAD Başkanı Kemal Cılız, DTP Koordinatörü Behçet Envarlı, TESİD Başkanı Müjdat Altay ve biz ekonomi gazetecileri, önceki akşam bu rapordan yola çıkarak Türkiye’nin AB Dijital Gündemi’ni yakalayabilmesi için yapılması gerekenler listesi çıkartmaya çalıştık. Ve gördük ki bir ülkenin bilgi ve iletişim teknolojileri stratejisi olmadan, bu konularda politika geliştirmeye
imkân yok.
Eczacıbaşı’nın da vurguladığı gibi Türkiye, katma değeri yüksek ihracata yönelmek istiyorsa, bunun olmazsa olmazı bilişim! Dolayısıyla DTP’nin hedefi, kamunun bu konudaki farkındalığını artırmak. Sağlık Bakanlığı 10 yıl önce bilişimin mantığını ve yararlarını ilk kavrayan ve uygulayan bakanlık olmuş; zaten sağlık hizmetlerindeki dönüşümde de bunu görüyoruz.

Lider internete karşıysa
Kalkınma, Ulaştırma, Dışişleri, Maliye ve Tarım Bakanlığı gibi pek çok bakanlıkta da bu farkındalığın var olduğunu belirten Eczacıbaşı, “ama başarılı olmak için önemli olan, bu farkındalığın kamunun bütün hücrelerine nüfuz etmesi” diyor ve üzülerek ekliyor:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın geçenlerde ‘ben her geçen gün internete daha fazla karşı olmaya başladım’ sözleri basına yansıdı. Böyle bir sözün bürokrasiye yansıması çok ağır oluyor. Belki Cumhurbaşkanı bambaşka bir şey kastetmiş olabilir, ama basına böyle yansıyınca bürokrasi tıkanıyor…”
Sektörün çok taze ve bir o kadar da dinamik olduğunun altını çizen Faruk Eczacıbaşı, hızlı değişimin algılanması zaten zorken duygusal ya da öfkeli çıkışların, önemli kararların önüne geçmemesi gerektiğine işaret ederken hoş bir benzetme yapıyor: “Siz yarış pistindesiniz; üstelik de ayağınızda son model spor ayakkabılar var. Ayağınız takılıp düşecek olsanız, hemen kalksanız bile 2-3 metre geride kalırsınız.”
DTP kamunun bütün hücrelerine nüfuz etmekte kararlı. Bürokraside, kamu ve kamuoyunda, iş dünyasında ve akademide farkındalığı artırmak için de bizleri işbirliğine çağırıyor.

Bu yazı ilk defa Milliyet Gazetesi’nde yayınlanmıştır. Haberi okumak için tıklayınız.